Fotoğraf Kaynak: Bahar Yağmur Erkan |
İnsan çocukluğunu nadide bir eşyadan daha çok özenle saklamalıydı. Kayboldu...
Keşke onu sayfaları eskimiş bir defterde kurutabilseydim...
Beni en iyi o anlardı. Yürüdüğüm her adımda yırtılmışken ruhum, saklanmış bir kenara...
Bazen aklın bile oyun oynar seninle.
Ellerimdeki yaraları acı sanmıştım. Üstelik hala her seferinde dizleri yırtık paramparça karşılar beni ruhum. Kendimle verdiğim savaşı kaybettim. Keşke en büyük savaşlar kendimizle olsa değil mi? Ne çok tıkılı kaldım aklımın kuytusunda... Çok kez kendimi karşıma alıp konuşmak istedim. Hatta çok kez kendimi dizime yatırıp saçlarımı okşamak istedim. İnsan kendine şifa olabilse keşke... Çok kez de kendimi sevmek istedim. Hatalarımdan, kırgınlıklarımdan, yaralarımdan öpmek istedim. Fakat ne zaman buna çalışsam daha da düştüm. Dizlerimdeki yaralar açıldıkça açıldı. Ne zaman kendimi sevmek yanılgısına düşsem, cümleler beni terketti. Raflara kaldırdığım sayfalar dolusu düşünceler beni mahvetti. Sahi var mı sizin de böyle bir düşüncenin tırnak uçlarına kadar sızlattığı anlarınız? Kendimi çoğu kez tuhaf gördüm. Bu cümleleri de tek bir kelimeyle açıklamak "tuhaf" olurdu. Sahi ne anlatıyordum? Kelimelerle oynamayı seviyorum söylemiş miydim?
Yazan: Tuğba Nur
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız..
Yorum Gönder
Yorum yazabilmek için:
Yorumlama biçimi seçeneklerinden profil üyeliğiniz yoksa; Adı/URL profilini seçip kendi belirlediğiniz isimle URL kısmını boş bırakarak yorum yazabilir ya da Anonim profili seçeneği ile isimsiz olarak yorum yapabilirsiniz.