Yalnız kaldığım her an hangi hayalime hangi düşlerime ve hangi mutluluğum diye seslendiklerime sığındıysam hiçbiri barındıramadı beni, hiçbiri tutamadı beni. Ayak uyduramadılar ruhuma. Nefes aldığım her an nice duygular gördüm kendimdeki gibi farklı bedenlerde. 

Kimi hüzünlü kimi isyankar ve kimi mahsun. Ama sanki hiçbiri o duyguları yaşamak istemeyenlere ve bana ait değildi. Duygularımızı biz kendimiz hareket ettiremiyorduk. Öğrenilmiş çaresizlik gibi öğrenilmiş mutsuzluk kol geziyordu sinelerimizde. 

Şimdilerde hiçbirşeyi bilmediğim anlamadığım zamanlardaki ruhumu, bir çocuk edası ile sevgisi ile özlüyorum. Halbuki; özlemek yüreğin en acı ve en buruk hali. Ama yinede ruhumuzun dediği gibi "Sen yeterki sev" dercesine  özlüyor insan, kendini gerçekten insan eden çocuksu duygularını. 

Şimdi onu bunu bırakta al bir iskemle geç karşıma otur. Birde köy kahvesindeymişcesine iki çay al gel sessizliğim! Sana birşey diyeceğim.

Ben ne kadar her yakarışlarımda artık bir son huzursuzluğuma desemde sen beni kendine mahkum ediyorsun ya sessizliğim, sana diyecek birşeyim yok!

Ne konuşuyor ne konuşturuyorsun! Şimdi iç çayınıda gidelim. Beni içime hapsetme zamanın geldi.

Amatörce Fotoğraf ve Yazan : Saygın ERTEN 

Bizim insanımızda her daim ben merkeziyetçilik vardır. Amann sen kimsin be. Ben mi seni takip edicem sen et der gurur yaparız. Ama bazılarıda buna aldırış etmez yinede paylaşır. Buyrun!

Twitter : @sayginerten

İnstagram : @sayginerten
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız..

Yorum Yap

Yorum yazabilmek için:
Yorumlama biçimi seçeneklerinden profil üyeliğiniz yoksa; Adı/URL profilini seçip kendi belirlediğiniz isimle URL kısmını boş bırakarak yorum yazabilir ya da Anonim profili seçeneği ile isimsiz olarak yorum yapabilirsiniz.

Daha yeni Daha eski