Bir Garip Papatya
Fotoğraf Kaynak: deday.blogcu.com

               Doğa herkesi doyurmaya yeterdi aslında. Her bitkinin var olmasının bir sebebi vardır. Kimisi zehir kimisi panzehir.
                Küçük bir dağ köyünde yaşayan genç kadın her sabah olduğu gibi evden çıkar. Tahta kapının önündeki papatyalarına “Günaydın” der ve yola koyulur. Baharda yetişen otları toplar. Kimisini güneşte kurutur, kimisini haşlar kış için. Büyük annelerinden öğrendiği yenilebilir bitkileri bulur ve hasır sepetine doldurur. Kimi zaman şehirdeki pazarda bunları satar ve hayvanı olan köylülerden yoğurt ve yağ alır kazandıklarıyla. Genç adamla da böyle tanışmışlardır zaten.

$ads={1}
                Genç adam tek varlığı olan bisikletiyle şehirlilerin torbalarını taşıyarak geçimini sağlamaktadır. Göz göze geldikleri o an anlamışlardı birbirlerinin kaderi olduklarını.
                Günler günleri, pazarlar pazarları kovaladı. En sonunda hayatlarını birleştirip şehre yerleşmeye karar verdiler. Zaten köyde de kimseleri kalmamıştır. Ve şehri merak ediyorlardı.
                Şehire geldiklerinde sudan çıkmış balıktılar adeta. Koşturmaca, araba sesleri, insanlar telaşlarından kimseye selam bile vermiyorlardı. Kadının ormanı gibi değildi burası. Kuşlar tel kafeslerin içinde tutsaktı. Küsmüşlerdi hiç ses çıkarmıyorlardı, şarkı söylemiyorlardı. Yeşillik bile çok azdı.
                Gün oluyor yiyecek ekmek bulamıyorlardı. Köyde olsa komşudaki aş onların sofrasında da olurdu. Bir bisiklet ve birkaç saksı papatyadan başka hiçbir şeyleri yoktu neredeyse.
Bir gün bankta oturmuş kara kara düşünürlerken… Kadın taşlar arasında filizlenmiş inatçı bir mor menekşeyi fark etti. Hala bir umut vardı. Eşine döndü ve “ Buradaki insanlar ezip geçtikleri papatyaların faydalarından habersizler galiba” dedi. Adam anlamıştı eşinin ne demek istediğini. Eşine döndü ve “ Benim severek ve bir o kadar da mecburiyetten bindiğim bisiklete buradaki insanlar kilo almamak için biniyor” dedi.
                Güneşin bizimle ilk buluştuğu vakitler de kadın papatyalarını topluyor, onları bağlayıp fiyonk yapıyor. Üzerlerine büyük annelerinden duyduğu faydaları yazıp tezgahına koyarken… Adam da bisikletinin üzerine “Rüzgarın tadına bakmak ister misin?” yazıp kiralıyordu.

                Bazen bilgi hiç olmadık yerde, başarı ise sanıldığı kadar zor değildir. 
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Yorum Yap

Yorum yazabilmek için:
Yorumlama biçimi seçeneklerinden profil üyeliğiniz yoksa; Adı/URL profilini seçip kendi belirlediğiniz isimle URL kısmını boş bırakarak yorum yazabilir ya da Anonim profili seçeneği ile isimsiz olarak yorum yapabilirsiniz.

Daha yeni Daha eski