ÖZümüzün GÜRlüğü

  Herkes özgürlük diyorken hocam, bu kavramın herkes için geçerli bir tanımı var mı? Müslüman bir genç kızın hem İslamiyet'i özgürce yaşama isteği varsa hem istediği okulda okuma isteği varsa bu istekleri her zaman söylenen 'başkasının özgürlük sınırları içine girmeden' yaşaması söz konusuysa iki isteğini de yaşıyorsa özgürdür diyebilir miyiz?  Peki Müslüman şahsiyetini yaşama özgürlüğüyle okuma özgürlüğünün sınırları çatışıyorsa? Kendi içinde özgürlük savaşını nasıl verecek? Hangisinden feragat ettiğinde daha özgür olacak? 'başkasının özgürlük sınırlarını geçmemek şartıyla istediğini yapabilme' tanımıyla bu işin çıkılamayacağı kanaatindeyim. Nitekim kişi başkasının özgürlüğünü ihlal etmiyor ve fakat kendi içindeki ihlal söz konusu. 'özgürlük' kelimesine daha yakından bakalım derim hocam, 'özgü', 'öz' desek? Özgürlüğü, insanın özüne dönmesi olarak kabul edemez miyiz? Dücane Hocam'ı kimi bilir kimi bilmez ama onun da özgürlüğü ''ÖZ'e dönmek'' olarak kabul ettiğini 'Philo Sophia Loren' kitabını okuyanlar fark edecektir. Özgürlüğümüz, özümüzün gürleşmeyi değil midir? 



 Öyleyse hocam, buyurun özümüze dönmeye? Herkesin özü bir midir sorusu geliyor aklıma ilk? Kadının ve erkeğin diye ayırmak gerektiğini düşünüyorum sonra yine Dücane Cündioğlu'nun etkisinde.. İslamla hayatı anlamaya çalışmamdan mütevellit 'öz'ü de yaratıcının 99 isminin tecellisinde bulmak istiyorum ve bir Hacı Amca'yla sohbet ettikten sonra mükedder düşüncelerim duruluyor. Hacı Amca'nın da dediği 'kızım, biz erkeklerde Rahman'ın tecellisi kadınlarda ise Rahim'in tecellisi vardır.' Kendisinin kelamı kibar olmadığını söyleyen bu amca çok hoş sohbetti, bir gün onu da anlatmak isterim bir yazımda.. Onu anlatmak ancak onun anlattıklarıyla mümkün olabilir işin doğrusu.. Biz 'öz'e dönersek bu durumda bizim okumak isteyen hanım kızımızın özü Rahim'in tecellisi, merhamet.. Merhamet duygusunu yaşadığı zaman, hissettiği an özünü hisseder öyleyse.. Özgürlüğü o duyguda yaşamaz mı? Peki, bu duyguyu doruk noktasında yaşadığı zaman 'annelik' duygusunu yaşadığı zaman değil midir?


 Özgürlüğü iyi tanımlamak lazım gelir hocam, hatta bize sunulan her tanımı sorgulamak lazım gelmez mi?
  Ama kime neyi anlatıyorum ki diyorum şimdi de, 'anne olmak mı özgür olmak o zaman?' diyenleri duyuyorum. Hristiyan Fars bir yazar olan Mihail Nuayme'nin eserindeki Arkaş misali 'sessizçığlıklar' atıyorum ve ardı arkası kesilmeyecek biliyorum.. Sizi önce özünüzü bulmaya davet ediyorum sonra susuyorum..


                                                                                                                                         ekkas
 
 Yazarın diğer yazıları için tıklayınız..

Yorum Yap

Yorum yazabilmek için:
Yorumlama biçimi seçeneklerinden profil üyeliğiniz yoksa; Adı/URL profilini seçip kendi belirlediğiniz isimle URL kısmını boş bırakarak yorum yazabilir ya da Anonim profili seçeneği ile isimsiz olarak yorum yapabilirsiniz.

Daha yeni Daha eski